18 Ağustos 2011 Perşembe

Recm Ayetleri

Hz. Aişe’den Gelen Rivayet

Hz. Âişe’den gelen rivayette recm ayetinin indiği, bunun bir kâğıtta olduğu; fakat bir evcil hayvan tarafından yendiği ifade edilmekte ancak ayetin metni geçmemektedir.
Söz konusu rivayet şöyledir:

Hz. Âişe şöyle dedi: “Recm ayeti ve büyük çocuğun on defa emzirilmesiyle ilgili ayet indi ve bu iki ayet bir kâğıtta yazılmış şekilde yatağımın altında idi.
Rasûlüllah (s.a.v) hastalandığında biz onunla meşgul iken, bir evcil hayvan gelip onu yedi.”

*Bu hadis, Ahmed b. Hanbel, VI, 269 da geçmektedir.Büyük çocuğun emzirilmesi bahsi yani rada bu hadisle de ilgili olarak;
http://www.haznevi.net/icerikoku.aspx?KID=9824&BID=124 adresinde uzun uzun değerlendirilmektedir.

Rivayetin Tariki:

Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) < Ya’kûb b. İbrahim (v. 208/823) < İbrahim b. Sa’d (v. 182/798) < İbn İshak (v. 150/767) < Abdullah b. Ebî Bekr b. Amr b. Hazm (v. 135/752) < Amra binti Abdirrahmân (v. 100/718) < Hz. Âişe (v. 58/677)

Rivayetin Sened Tahlili:

Hz. Âişe’den gelen rivayetin senedindeki ravilerden İbn İshak (v. 150/767) hakkında bazı âlimler “sika” derken; bazıları da onu yalancılıkla suçlamışlardır.
İbn Kuteybe (v.276/889), Hz. Âişe’den gelen rivayetin mecrûh olan İbn İshak sebebiyle zayıf olduğu görüşündedir.
Dârekutnî (v. 385/995) ise “İmamlar, İbn İshak hakkında ihtilaf etmişlerdir; dolayısıyla onunla ihticâc olunmaz; fakat onun rivayetleri itibar için kullanılabilir.” der.


############################################################

Hz Ali’den Gelen Rivayet

Hz. Ali’den gelen rivayet, Şurâha adındaki kadının recmedilmesiyle ilgili rivayetin içinde yer almıştır.Söz konusu rivayet şöyledir:

Hz. Ali, şöyle demiştir: “Recm Rasûlüllah (s.a.v)’den gelen bir sünnettir.
Daha önce recm ayeti inmiş idi.
Yemâme Savaşında recm ayetini ve başka ayetleri okuyan kimseler şehid oldu.

*Hadis kaynağı, Ahmed b. Hanbel, I, 43.

Rivayetin Tariki:

Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) < Yahyâ b. Zekeriyyâ (v. 220/835) < Mücâlid (v. 144/761) < Âmir eş-Şa’bî < Hz. Ali (v. 40/660):

Rivayetin Sened Tahlili:

Hâkim en-Neysâbûrî (v. 405/1014), hadisi Hz. Ali’den rivayet eden Âmir eş-Şa’bî’nin Hz. Ali’yi sadece gördüğünü, ondan hadis dinlemediğini;
Dârekutnî (v. 385/995) ise onun Hz. Ali’den sadece bir rivayeti olduğunu belirtir.
İbn Hacer (v. 852/1448) ise bu tek rivayetin Şürâha adındaki kadının recmedilmesiyle ilgili rivayet olmasının muhtemel olduğunu ifade eder.
Hadisi Âmir eş-Şa’bî’den işiten Mücâlid b. Saîd el-Hemedânî el-Kûfî hakkında ise Ahmed b. Hanbel:
“O bir şey değildir; âlimlerin merfû olarak zikretmediği birçok hadisi merfû olarak zikreder.” demiştir.
Yahyâ b. Maîn (v. 233/848) de: “Onun hadisiyle ihticâc olunmaz.” demiştir.
Ayrıca diğer âlimler tarafından onun hakkında; zayıf olduğu, ömrünün sonunda hafızasının zayıfladığı, çok hata yaptığı ve kendisine telkinde bulunulduğu zaman bunu kabul ettiği de söylenmiştir.


############################################################

*Konuyla ilgili olarak bir rivayet daha aktaracağım.
Bu rivayetin önemi Übey b. Ka’b 'a atfedilmesidir.
Übey b. Ka’b bir vahy katbidir.
Hakkında rivayetler ışığında özet bilgiye http://www.enfal.de/ecdad70.htm adresinden erişebilirsiniz.


############################################################

Übey b. Ka’b’dan Gelen Rivayet:

Zirr b. Hubeyş şöyle dedi: “Übey b. Ka’b bana: “Ahzab suresini ne kadar okuyorsunuz?” dedi.
Ben de: “Yetmişüç veya yetmişdört ayet olarak okuyoruz.”dedim.
Übey: “Hayır, Ahzâb suresini Rasûlüllah ile birlikte okudum, o, Bakara suresine yakın (denk) veya ondan daha uzun idi.
Ahzab suresinin içerisinde recm ayeti de vardı.” dedi.
Ben: “Ey Ebâ Münzir! (Übey b. Ka’b’ın künyesi) recm ayeti nedir?” dedim.
Übey: “eş-Şeyhu ve’ş-şeyhatu izâ zeneyâ fercümûhümâ elbettete nekâlen minallahi vallahu azîzun hakîm” dedi.
Yani, yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ederlerse Allah’tan bir ceza olarak ikisini de kesinlikle recmediniz.
Allah, Azîzdir, Hakîmdir.”

*Bu recm ayetleri olduğu söylenen lafızları daha sonra daha derin tahlil edilmesi gerekir, çünkü lafzı, değişik şekillerde aktaran rivayetler mevcut.

Rivayetin Tariki:

Abdürrezzâk (v. 211/826) < Sevrî (v. 161/777) < Âsım b. Behdele (v. 128/746) < Zirr b. Hubeyş (v. 83/702)

Rivayetin Senet Tahlili:

Übey b. Ka’b’dan (v. 32/652) gelen rivayet sadece Zirr b. Hubeyş (v. 83/702) tarafından rivayet edildiği için “garîb”dir.
Hadisi Zirr b. Hubeyş’ten rivayet eden ravilerden Âsım b. Behdele (v. 128/746) “hâfıza” yönünden tenkid edilmiştir.

Rivayetin İkinci Tariki:

Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (v. 290/903) < Vehb b. Bakiye < Hâlid b. Abdillah et-Tahhân < Yezîd b. Ebî Ziyâd (v. 136/753) < Zirr b. Hubeyş (v.83/702) < Übey b. Ka’b (v. 32/652)

Tarikte yer alan Yezîd b. Ebî Ziyâd (v. 136/753) ise hadis âlimleri tarafından “zayıf” olarak kabul edilmiştir.
Buna göre bu tariki zayıf olmakla birlikte, Übey b. Ka’b’dan gelen yukardaki hadis, “hasen” derecesindedir.
Fakat Hâkim (v. 405/1014), bu hadisin “sahih” olduğunu söylemiştir.

*Hasen hadis, sahih hadis ile zayıf hadis arasında yer alan, fakat sahih hadise daha yakın olan bir hadis çeşididir.
**Garip hadis, herhangi bir tabakada, bir râvînin yalnız başına rivâyet ettiği ve başka râvîler tarafından rivâyet edilmeyen hadise verilen isimdir.

Konuyla ilgili bir kaç hadis daha var.
Onlarla ilgili olarak kaynak araştırması yaptıktan sonra buraya ekleceğim.
Değerlendirmeleri en sona bırakıyorum.


Buraya Hz. Ömer den gelen rivayeti de almalı.
Çünkü Resulullah ın recm uyguladığına dair rivayetler, Yahudi şeriatı gereği olabilir.
Fakat buraya aldığım rivayetler, Resulullah ın vefatından sonra olduğu için önemlidir.



Hz. Ömer’den Gelen Rivayet


Hz. Ömer’den gelen bir rivayete göre o, Medine’de irâd ettiği bir hutbede, gelecekte bazı kimselerin, recmi Allah’ın Kitab’ında bulamadıkları gerekçesiyle inkâr edeceklerini belirttikten sonra recmin Kur’ân ayeti ile sabit olduğunu ifade etmiştir.Söz konusu rivayet şöyledir:

“(…) Hz. Ömer şöyle dedi: “Şüphesiz ki Yüce Allah, Muhammed (s.a.v)’i hak (Peygamber) olarak gönderdi. Ona Kitab’ı indirdi. Kendisine indirilenler arasında recm ayeti de vardı. Biz onu okuduk ve ezberledik. Rasûlüllah (s.a.v) recmetti.11 Ondan sonra biz de recmettik.12 Gelecekte birinin, “Biz, Allah’ın Kitab’ında recm ayetini bulamıyoruz.” demesi ve böylece insanların, Allah’ın indirdiği bir farîzayı terk etmeleri sebebiyle sapıklığa düşmelerinden korkuyorum. Şüphesiz ki recm, Allah’ın Kitab’ında; erkeklerden ve kadınlardan evli olup da zina eden, zinası (suçları) da beyyine (şâhid) veya gebelik ya da itiraf ile sabit olan kimselere haktır.”İnsanların, “Ömer Allah’ın Kitab’ına ziyade yaptı.” demeleri olmasa, muhakkak ki recm ayetini Kitab’a yazardım.. Muhakkak ki biz recm ayetini okuduk (o şu şekilde idi): “eş-şeyhu ve’ş-şeyhatu1 izâ zeneyâ fercümûhümâ elbettete.” (Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ederlerse, ikisini de kesinlikle recmediniz.)”

Rivayetin Tariki:

Müslim (v. 261/874)


Ayrıca Ali b. Zeyd b. Cüd’ân (v. 131/748) tarikiyle gelen rivayetlerde Hz. Ömer’in: “Bu ümmetten ileride bir gurup gelecek, recmi yalanlayacaklar, güneşin batıdan doğacağını yalanlayacaklar, şefaati yalanlayacaklar, havzı yalanlayacaklar, Deccâl’i yalanlayacaklar, kabir azâbını yalanlayacaklar ve bir gurubun ateşe girdikten sonra tekrar ateşten çıkacağını yalanlayacaklardır.” dediği de ekleme olarak geçmektedir.

Fakat Ali b. Zeyd b. Cüd’ân cerh ve ta’dil âlimleri tarafından zayıf kabul edilmiştir. Bu nedenle söz konusu ekleme sahih değildir.

Recm ayeti ile ilgili Hz. Ömer’den gelen rivayet Sahihayn başta olmak üzere birçok hadis kitabında geçmektedir. Recm ayetinin metni sadece Süfyân b. Uyeyne (v. 198/814) ve Sa’îd b. el –Müseyyeb (v. 93/711) tarikiyle gelen bazı rivayetlerde geçmektedir.

Sened Tahlili:

Recm ayetiyle ilgili Hz.Ömer’den gelen rivayetin tariklerinde bulunan ravilerin çoğu cerh ve ta’dil âlimleri tarafından “sika” olarak kabul edilmiş, bazı raviler ise çeşitli yönlerden tenkid edilmiştir:

“Dârimî (v. 255/869) < Hâlid b. Mahled (v. 213/828) < Mâlik (v. 179/795) < ez-Zührî (v. 124/742)

*İhticac: Bir meseleyi açıklığa kavuşturup isbat etmek üzere hüccet getirmeye, bir şeyi delil getirerek hüküm vermeye denir.Hadis ilminde bu manada herhangi bir şer'i meselede hadisi delil olarak kullanmaya, diğer bir deyişle hadisten hüküm çıkarmaya denilmiştir.

**Münker: Tercih edilen tanıma göre münker hadis, adalet ve zabt yönünden zayıf bir râvînin, sika râvîye aykırı olarak rivâyet ettiği ve rivâyetinde tek kaldığı hadisdir.


Ebû Hatim, “Beyhakî (v. 458/1066) < Muhammed b. el-Hasan < Harmele (v. 243/857) < İbn Vehb (v. 197/812) < Yûnus (v. 159/776) < İbn Şihâb (v. 124/742) < Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe (v. 94/713) < Abdullah b. Abbâs (v. 68/687)” şeklindeki tarikte yer alan Harmele b. Yahya (v. 243/857) hakkında da aynı şeyi söylemiş; ayrıca başka âlimler tarafından “Onun zayıf olduğu” da söylenmiştir.


“Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) < Abdullah < Babası < Hüşeym (v. 183/799) < ez Zührî (v. 124/742) < Ubeydullah b. Utbe b. Mes’ûd (v. 94/713) < Abdullah b. Abbâs (v. 68/687) < Abdurrahmân b. Avf (v. 32/652)” şeklindeki tarikte26 yer alan Hüşeym b. Beşîr (v. 183/799), fazla tedlis yapmakla tenkid edilmiş;

Ravinin hadis işittiği şeyhten gerçekte işitmemiş olduğu hadisi rivayet etmesi de tedlistir.Yani yalan konuşmuştur.

“Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) < Abdullah < Babası < Hüşeym (v. 183/799) < Ali b. Zeyd b. Cüd’ân (v. 131/748) < Yûsuf b. Mihrân < İbn Abbâs (v. 68/687)” şeklindeki tarikte yer alan Ali b. Zeyd b. Cüd’ân hakkında ise:

Ahmed b. Hanbel (v. 241/855): “O, bir şey değildir.”, Ebû Hâtim (v. 277/890): “Onun hadisi yazılır; fakat onunla ihticâc olunmaz.”, Ebû Zur’a (v. 264/878) ve İclî (v. 261/875): “Hadiste kuvvetli değildir.”, Nesâî (v. 303/915): “Hadiste zayıftır.”, İbn Huzeyme (v. 311/923): “Hafızasının kötülüğünden (zayıflığından) dolayı ondan hadis rivayet etmedim.”, İbn Adiy (v. 365/975): “Basralılar ve başkaları arasında ondan hadis rivayet etmekten çekinmeyen birini görmedim. O, Şiilikte aşırı gidiyordu. Zayıf olmakla birlikte hadisi yazılır.” demiştir.


Sa’îd b. el-Müseyyeb’in (v. 93/711), Hz. Ömer’den (v. 23/644) hadis dinleyip dinlemediği ise ihtilaflı bir konudur: Ahmed b. Hanbel (v. 241/855), Sa’îd b. el-Müseyyeb’in, Hz. Ömer’den hadis dinlediğini söyler; fakat Ebû Hâtim (v. 277/890) ve diğer bazı âlimler bunu kabul etmezler.

Buraya konuyla ilgili önemli bulduğum bir hadisi/rivayeti daha ekleyeceğim.
Fakat yine konuyla ilgili olarak aktarılan rivayetlerin bu kadarla kalmadığını belirteyim.


Zeyd b. Sabit’ten Gelen Rivayet

Zeyd b. Sâbit’ten (v. 45/665) gelen rivayette, onun recm ayetini bizzat Hz. Peygamber’den işittiği belirtilmekte ve recm ayetinin metnine yer verilmektedir.
Zeyd b. Sâbit’ten gelen rivayet şöyledir:

Kesîr b. es-Salt şöyle dedi: “İbnu’l-Âs ve Zeyd b. Sâbit Mushafları yazıyorlardı.
Şu ayete (recm ayetine) gelince Zeyd b. Sâbit:
“Ben, Rasûlüllah (s.a.v)’i şöyle derken işittim: “eş-Şeyhu ve’ş-şeyhatu izâ zeneyâ fercümûhümâ elbettete.” (Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ederlerse ikisini de kesinlikle recmediniz.) dedi.
Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Bu ayet indirilince Rasûlüllah (s.a.v)’in yanına geldim ve “Bunu bana yazdır” dedim.

*Ömer ismi Hâkim’in rivayetinde “Amr” olarak geçmektedir. (Hâkim, Müstedrek, IV, 401
Şu’be şunu ziyade olarak söyledi:
**Hâkim’de “Onu yaz.” şeklinde geçmektedir. (Hâkim, Müstedrek, IV, 400–401)
“Rasûlüllah (s.a.v) sanki bu isteğimi hoş karşılamadı.”
Ömer dedi ki: “Görmüyor musun, yaşlı adam (evli iken zina ederse ona celde vurulur ve o recmedilir.)
***Parantez içindeki cümle Hâkim’de geçmektedir. ( Hâkim, Müstedrek, IV, 401)
evli değilse ona sadece celde vurulur.
Genç (Hâkim’de “es-seyyib” -Evli olan veya evlilik geçirmiş olan kimse- şeklinde geçmektedir.(Hâkim, Müstedrek, IV, 400-401) ise evli iken zina ederse recmedilir.”

*Hadis kaynağı: Ahmed b. Hanbel, V, 183



Rivayetin Tariki:

Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) < Muhammed b. Ca’fer < Şu’be (v. 160/776) < Katâde (v. 117/744) < Yûnus (v. 90/709) < Kesîr b. es-Salt:

Sened Tahlili:

Zeyd b. Sâbit’ten gelen rivayet, sadece Kesîr b. es-Salt’tan nakledildiği için isnad yönünden “garîb”dir; sika raviler tarafından rivayet edilmesi sebebiyle de “sahih”tir.
Beyhaki de bu rivayetin ikinci tarikinde isimsiz bir ravisi dolayısı ile hadis zayıftır.
Kısaca bu hadis zayıf, garip ve aynı zamanda sahihtir.

###################################################

Aynı rivayetin bir başka şekilde aktarılmış olanı Beyhaki nin Sünen i 8-367 de geçmektedir;


Kesîr b. es-Salt şöyle dedi : “Mervan’ın yanındaydık, aramızda Zeyd b. Sâbit de vardı.
Zeyd dedi ki: “Biz vaktiyle “Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ederlerse ikisini de kesinlikle recmediniz.” sözlerini okurduk.
Mervan, “O zaman onu Mushaf’a koyalım mı?” dedi.
Zeyd dedi ki : “Görmüyor musun, zaten (zina eden) evli gençler recmediliyor.”
Zeyd devamla dedi ki: “Ömer b. el-Hattâb aramızdayken bu meseleyi birileri gündeme getirmişti.
Ömer dedi ki: “Ben, bu konuda sadra şifa bilgi vereceğim.” Biz, “Nasıl?”diye sorduk.
Dedi ki “Rasûlüllah (s.a.v)’e gideceğim ve şöyle şöyle diyeceğim.
Recmi zikrederse “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana recm ayetini yazdır.” diyeceğim.
(Daha sonra) Ömer dedi ki: “Rasûlüllah’a gittim, bu durumu zikrettim.
Recm ayetini zikretti. Ben de “Ey Allah’ın Rasûlü! Recm ayetini bana yazdır.” dedim.
Buyurdu ki: “Buna gücüm yetmez.”



Rivayetin Tariki:

“Beyhakî < Ebû’l-Hasan el-Makrî < el-Hasan b. Muhammed b. İshâk < Yûsuf b. Ya’kûb < Muhammed b. el-Müsennâ < İbn Ebî ‘Adiy < İbn Avn < Muhammed < Kesîr b. es-Salt




Buraya kadar verdiğimiz hadislerden hareket edersek, açık bir problem gözükür;
İlgilli ayetin lafzının sabit olduğu kabul edilse, Kur’ân’dan şüphe edilecek;
hükmünün mensuh olduğu kabul edilse Hz. Peygamber’in recm hakkındaki uygulamalarından şüphe edilecektir.
Bu konuda çeşitli alimlerin, çeşitli yorumlarını vereceğim ama Beyhaki den hadis yazmışken, Beyhaki, rivayetlere, az sonra zikredeceğim ara formüle bir işaret olduğunu söyler.
Bu ara formül de, recm ayetinin lafzının mensuh, hükmünün sabit olduğudur.
Fakat, böyle önemli bir konuda, rivayetlerde recm ayetinin lafzının mensuh hükmünün baki olduğuna yönelik açık bir ifade geçmemesi de gariptir.



Bir çok rivayetleri verdik, elbette bir çok alimin de görüşlerini vereceğiz.
Ancak, hiç bir alimin İslam da recm yoktur dediği vaki değildir.
Alimler daha çok, hükmü olan lafzı olmayan Kuran ayetinin durumunu düzeltmek için görüş bildirmişler.
Çünkü durum naziktir.

Çünkü, ilgili ayetin lafzının sabit olduğu kabul edilse, Kur’ân’dan şüphe edilecek; hükmünün mensuh olduğu kabul edilse Hz. Peygamber’in recm hakkındaki uygulamalarından şüphe edilecektir.
Bu sebeple, "lafzı kaldırılmış, hükmü devam etmiş" tir görüşü hemen hemen bütün alimlerce benimsenmiş.

Peki neden hükmü devam edecek bir ayetin lafzı kaldırılmıştır?
Neresinden bakarsanız bakın, bu nübüvvet müessesi içinde kabul edilemez bir yöntemdir.

Esasında bütün problem Resulullah ın sağlında bu ayet ya da ayetlerin Kuran da olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu konuda gelen rivayetlere bakıldığında, ayetlerin Kuran da olduğu kesindir.
Fakat yine, örneğin bu sayfada Zeyd den yazdığımız rivayet, ayetin Kuran da olmadığını söyler.

Bu konuda gelen rivayetler metin açısından incelendiğinde ortaya bir çok problem çıkar.
Bazı alimler bu konuya çözüm iççin nesh ve unutturulma müessesini devreye sokmuşlar.
Fakat bu başta söylediğim gibi nübüvvetin temellerine ters, çünkü Yüce Allah;

A'LÂ suresi, 6. ayetinde ... Sana Kur'an'ı biz okutacağız ve asla unutmayacaksın.

buyurmaktadır.

Burada sorduğumuz soru önemlidir; neden hükmü devam edecek bir ayetin lafzı kaldırılmıştır?
İşte bu soruya Suyuti, bir rivayeti baz alarak şöyle cevap verir.
Söz konusu rivayet başka bir eserden Suyuti nin Itkan ına girmiştir;

İbn ed-Dureys (v. 294/906), “Fedâilu’l-Kur’ân” isimli eserinde Ya’lâ b. Hakîm tarikiyle Zeyd b. Eslem’den naklettiği rivayette Hz. Ömer’in insanlara hitaben şöyle dediğini aktarır:

“Recm konusunda şüpheye düşmeyiniz.
Çünkü recm haktır.
Bu ayeti Mushaf’a yazmayı düşündüğüm zaman, bunu Übey b. Ka’b’a sordum ve ondan şu cevabı aldım:

“ Ben Rasûlüllah (s.a.v)’den bu ayeti okumasını istediğim zaman sen bana gelip, göğsümü iterek :

“İnsanlar eşekler gibi çiftleşirken; sen, Rasûlüllah’a recm ayetini mi okutmak istiyorsun?” dememiş miydin?”

*Bu aktardığımız rivayet, Suyûtî, İtkân, II, 722, 723 de geçmektedir.
Buna, yine aynı sayfada Suyuti tarafından yapılan yorum ise;

“Bu konuda aklıma güzel bir fikir geldi: Recm ayetinin neshedilme sebebi, neshedilen ayetin hükmü bâki kalmakla birlikte, Mushaf’ta yer almamasından dolayı, Müslümanlara kolaylık sağlamaktır.
Çünkü recm, hükümlerin en ağırı, en şiddetlisi ve hadlerin en katısıdır.
Recm ayetinin kaldırılmasında zina suçunun örtülmesinin (kusurları saklamanın) mendûb (güzel bir davranış) olduğuna yönelik bir işaret vardır"

Rivayetin işaret ettiği yer noktasında, İbn Hacer de, bu rivayette “recm ayetinin tilavetinin niçin neshedildiğine” dair bir işaret bulunduğunu belirtir.

Konuya özel, tüm rivayetler ve tüm alimlerin görüşü dikkate alındığında, ortada ihtilafsız bir konu vardır; o da nesh müessesesidir.
Fakat nesh in, "bu konuya özel" kendi dışında büyük problemleri vardır.Şöyle ki;

Alimlerin ekserisi, -Biz yerine daha iyisini veya bir benzerini getirmedikçe bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız....mealinde ayeti, nesh e bir destek-sebep olarak kullanırlar.
Fakat bu konuda, verdiğim rivayetler dikkate alınırsa, bazı sahabeler ilgili ayetin lafzını unutmamışlardır.
Burada, yukarıda rivayetini verdiğim, Resulullah ın, "Kuran ı ondan öğreniniz" dediği Übey b. Ka’b da unutmamıştır.
Rivayetlere bakılırsa Hz. Ömer de unutmamıştır.
Aslına bakarsanız ilgili ayetin ne lafzı unutturulmuş ne de hükmü kaldırılmıştır..
Kaldı ki recm ayeti denilen ayetin metni de bir çok alim tarafından tenkide uğramıştır.
Olduğu söylenilen ayet, yaşlı erek ve kadınları recm ediniz" mealinde olduğundan, ayetin kendisi umumi, müşkil ve müphemdir.
Ancak, rivayetlerde ziyade yapılan, yani eklenilen/arttırılan bazı sözler, yani "evli olanı recm edin" gibi bir sözle, ayet hususi konuma getirilir.
Ama problem devam eder, çünkü "yaşlı" kelimesi de muğlak bir kelimedir.
Bazıları 40 yaştan sonrası yaşlıdır demişlerdir.

Neshin, bu konu dışında da bazı problemleri vardır.
Eğer bu yöntem çalıştırılacak olursa, Kuran da 700 kusür ayet nesh olunabilir.
Yani, konuştuğumuz konunun tersine,Kuran da şu an var olan ayetlerin lafzı var hükmü yok, denilebilir.

Son olarak şöyle bir toparlama yapmakta fayda var;
Konuştuğumuz konu, müstakil olmakla beraber recm fiili ile bağlantılıdır.
Recmin olup-olmaması problemi, hükmü var kendisi yok ayeti ile bağlantılıdır ancak, her iki meselenin kendine has problemleri vardır.

3 yorum:

  1. Şimdi yorum kısmından sorularımızı soralım ki bir alim bu sayfaya denk gelirde görürse cevaplarını yazsın, cevap varsa tabi:

    "Peygamberin vefatına kadar okunan bir ayet kim tarafından nasıl neshedilebilir?"
    "Vahiy kapısı kapandıktan sonra, onun neshedildiğini kim bildirebilir?"
    "Lafzı nesh edilen bir ayetin hükmü neden devam ettirilmiştir?"
    "Hz. Ömer gibi bir kişilik insanların kınamasından korkup, Kuran da olan bir ayeti Kuran a yazdırmamış mıdır?"
    "İlgili ayetleri keçinin yemesi, recm ayetlerinin lafzının nesh edildiğine nasıl delil teşkil eder?"
    "Kuran lafızlarının neshini bir keçi mi yapmıştır?"
    "Keçinin yediği ayetlerin yazılı olduğu sayfa, Kuran da zinaya had cezasının verildiği ayetlerden önce midir sonra mıdır?
    "Had cezası mı recmi nesh eder, keçinin yediği recm ayetleri mi haddı nesh eder?
    "Peygamberin emriyle yapıldığı söylenilen recm uygulamalarında, had ayetleri var mıydı yok muydu?"

    YanıtlaSil
  2. Boran kardeş selam,

    Ağustostan bu yana bir şey yazmamışsın, ara ara bakıyorum yeni bir yazı görmeyince hem merakımı gidereyim hem de bir hatır sorayım istedim.Yeni yazını merakla bekliyorum.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Var olduğu idaa edilen recm ayetlerinin bir keçi tarafından yenmiş olması direk olarak akıllara şu soruyu getiriyor ,ya başka ayetlerde yemiş ise,bu durumda Kuran korunmamıştır gibi bir idaa rahatlıkla ortaya atılabilir.
    Her şeyden önemlisi,kesin hüküm koyucu Allah tır ve gönderdiği kitap açıktır,inanç bireyseldir.Birilerinin görüşlerinden yararlanmak önemlidir lakin bir kişinin Kuran ayetleri üzerinde ki yorumu kendisini bağlar.Eğer nesh idaa edildiği gibi ise,okuduğumuz Kuran ın hak kitap olması nasıl savunulabilir ? Bir ayetin başka bir ayetin hükmünü kaldırması bana göre çelişkidir.Kuran indiği toplumda ki birçok yanlışı nesh etmiştir fakat kendi kendisini nesh ettiğini idaa etmek bambaşka bir olaydır.Bakara 106 ile isteyen istediği yere konuyu çekiyor resmen.Bana göre bu ayeti en açıklayıcı örnek,haramlar konusudur. Daha önce yahudilere haram olanlar müslümanlara helal kılınmıştır.Kalkıp bunu Kuran kendi kendisini nesh ediyor demek korkunç bir şeydir.
    Yazınız için teşekkürler,Allah hepimizi doğru yola iletsin

    YanıtlaSil