17 Temmuz 2011 Pazar

Tanrı nın Sigarası

Sigara içenler bilirler ya da başlarına gelmiştir..
Bazen içilen sigaranın dumanı garip şekiller alır, garip şekillerin beynimizdeki iz düşümü, beynimizce, anlamlandırılır.
İşte o an o garip şekiller garipliklerini kaybedip, çiçeğe böceğe,insan suratına, silüete, etten varlıkların gölgesine dönüşürler..
Kısacası hafızamızın varlık hanesindeki varlıkların eskizi oluverir o duman..
Sigarayı biz yaktıysak, gerçekte o dumanın benzettiğimiz varlık olmadığını biliriz..
Hatta yanımızdakine dumandan varlığımızı göstermeye kalksak o göremez..
Çünkü dumanın bu değişimi anlık ve çok hızlıdır.
Çünkü, gözlerimizin ve beynimizin ortaklaşa kürek çekerek oynadıkları bu oyun, tek perdelik ve sahibine özeldir genellikle..
Yanımızdakinin kürekçileri kendi sahiplerine başka bir oyun oynuyor olabilirler..
Tek perdelik bu oyunun ortak bir sahnede oynamaması da mümkündür, yani yanınızdaki, sigara dumanındakindeki hayali varlığınızı, sizinle birlikte görebilir..
Ama ihtimali azdır..
Bütün bunların en yakın, birinci dereceden sebebi bizim o sigarayı yakışımızdır..
Şimdi bu senaryoyu devasa evren sahnesinde bir oyun haline getirelim:

Bugün hala çakılan çakmağın sesini duyuyorsak, çakmağın çakıldığı anda Büyük bir Patlama olmuş demektir..
Herşey bu büyük patlama ile başladı, öncesini bilmiyoruz..
Bildiğimiz sigaranın yandığı ve dumanının tütüp etrafa yayıldığı..
Hala da yayılıyor..
İlk anlardaki yayılmaya, hatta “şişmeye göre” biraz yavaş yayılsada, yine de yayılıyor..

Tanrı sigarasını yaktı..
Dumanı rastgele çevreye yayılıyor..
Artık Tanrı, dumana dokunmadan, sadece bakıp, beyninde garip şekiller oluşturabilir..
O garip şekiller garipliklerini kaybedip, çiçeğe böceğe,insan suratına, silüete, etten varlıklara dönüşebilirler..

Tanrı şunu biliyor, sigarasının dumanındaki rastgelelik ne kadar çok artarsa, görebileceği garip şekillerin sayısı da artar.
Sigarının ilk yakıldığı anda çıkan dumana baktığında, yapacağı kurgu sayısı azdır..
Yani duman, sigaradan ilk çıktığı anda 1. durumdan 2. duruma geçerken yayılır, yayılmak zorundadır.
Derken gitgide dumanın alabileceği durum sayısı artar..
Bu girilebilecek durum sayısı artışı yani rastgeleliğin artması, dumanın bir önceki durumdan, daha düzensiz hale geçmesi demek..
İşte buna entropi diyorlar..Düzensizliğin ölçüsü..
Dumanın içinde bulunduğu andaki düzensizliği, o an için olabileceği en yüksek seviyededir..
Tıpkı evren gibi, evrenin de entropisi maksimalmiş..
Düzensizliğin maksimumda olması, biz canlıların ortaya çıkmasına sebep olmuş..
Tıpkı Tanrı nın sigara dumanından garip şekilleri gibi..

Bu garip şekillerin garipliği, aslında davranışlarından geliyor..
Normalde bulundukları ortama dağılmaları gerekirken, bir süreliğine bir noktada toplanıyorlar..
Hemen dağılmadan önce de kendilerine benzer şekiller meydana getiriyorlar.
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, ürüyorlar, ürüyoruz..
Ama eninde sonunda ölüyoruz, duman topağından garip şekiller dağılıyor..
Bu bize, bence şunu gösteriyor; doğmaya ve ölmeye mecburuz..
Sorun şu ki, Tanrı sigarasının dumanına bakmasaydı, yıldız tozu dumanından bizler var olabilir miydik?

Benim yorumuma ve kurguma göre olamazdık..
Fakat dediğim gibi bu sadece benim tasarladığım bir kurgu..
Bu kurgunun gerçeklerle bir ilgisi olmayabilir, yani yanlış olabilir..
Fakat kurgumdan bağımsız bir gerçek var;
Sigara dumanı tekrar birleşip sigara olmaz, olamaz..
Öyleyse bu sigara kimin sigarası?